Ordu Sanayici ve İş Adamları Derneğimiz Aktaşlar Restorant'ta yemekli toplantı düzenlendi.Bu ayki konuğumuz ; ekonomi yazarı Sn. Dr. Rüştü BOZKURT oldu ve analitik 3.0 konusunda bilgi verdi.

"Analitik 1.0" işlerimizi, anadan, atadan, sokaktan, komşudan gördüklerimizle, alışkanlıkla yapma yerine, verilere erişme, verileri malumata dönüştürme, malumatları uygun yöntemlerle bilgi haline getirme, bilgilere sezgileri de katarak anlama derinliğine ulaşmadır. İşyeri kayıtlarını resmi makamlardan gelenlere göstermek için değil de, işlerin gidişatını görmek için analiz etmektir;kendimize ayna tutmaktır. Analitik 1.0 alışkanlıkla değil, analizle iş yapmaktır.

"Analitik 2.0", büyük veriyi ehlileştirerek,ihtiyaç duyulan bilgileri, bilgi gürültüsü ve kirliliklerinden ayıklama işidir. Ünlü araştırmacı Bill S. Hansson'un uyarısı,tam da bu işlemlerin yapılmasının önemini anlatıyor. İhtiyaç duyulan verileri ayıklayabilecek insanlar hızla kritik alanlarda istihdam edilmeye başlandı. Geleceğin parlak işleri analitik gerektiriyor. Ehlileşmiş bilgiyi elimizin menzili altında tutabiliyorsak,analitik 2.0 aşamasındayız; analitik yeteneklerimizi yaygınlaştırmadan ve derinleştirmedir gelişmeleri kavramak mümkün değil.

"Analitik 3.0" ise ihtiyaç duyulan ve uygun yöntemlerle erişilebilen ehlileştirilmiş bilgileri bir ürünün içine sindirerek, farklı, rekabet edebilir ve piyasası olan mal ve hizmet üretimine dönüştürme ve piyasada tutturabilme aşamasıdır.

Bugünün dünyasında "öncü olanların" gündemlerinde analitik tartışmaları ilk sıralarda yerini koruyor. Analitik konusunu merak edenler, bu kısa anlatım üzerinde bir kez daha düşünmeli. Eğer açıklamaları yeterli bulmayanlar varsa, kavramları açıkladığımız daha ayrıntılı yazılarımıza erişebilecekleri gibi, dünyada konuyu analiz eden bir dizi uzmanın makalelerine de okuyarak gerekli netliğe ulaşabilirler.

Analitik, geleceğin insan kaynakları yönetimini bir numaralı sorun alanıdır. Eğitim sistemleri yakın gelecekte "analitik-odaklı" olacaktır; bundan en küçük kuşkunuz olmasın.

 Kaynak: Dünya Gazetesi Dr. Rüştü BOZKURT

ORDUSİAD öncülüğünde Çambaşı Yaylası’nda yapılacak olan otelin inşaatı ile ilgili çalışmalar başladı.

Çambaşı Kayak Merkezi’nin turizm potansiyelinin ortaya çıkarılması ve bölgenin konaklama ihtiyacını karşılamak üzere ORDUSİAD öncülüğünde yola çıkan işadamlarının kurduğu Çambaşı Yatırım A.Ş. tarafından yapılacak olan 4 yıldız ve 80 odalı "Sivola Deluxe Çambaşı" otel, 43 dönümlük turizm tahsisli arazi üzerinde inşa edilecek.

Sivola Deluxe Çambaşı ismiyle işletilecek olan tesis, hem kışın kayak turizmine, hem de yazları yayla turizmine hitap edecek, içerisinde de özel villa ve suitlerin yer alacağı çok özel bir konsepte sahip olacak.

            Yolu olmayan yere dev yatırım

Tur otobüslerinin gideceği standart bir yolu olmayan Çambaşı Yaylası’na yapılan kayak tesisinden sonra ikinci büyük yatırım olan otelle ilgili ORDUSİAD ve Çambaşı Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Engin, projenin mimarlar Haluk Saymaz ve Ahmet Tercan tarafından hazırlandığını söyledi.

            2 senede bitecek

Kadir Engin de turizm standartlarında yolu olmayan ve mevsimsel olarak senede en fazla 3-4 ay inşaat yapılabilme imkanı olan Çambaşı’na Ordu turizmini geliştirmek için büyük bir risk alarak böyle bir yatırıma karar aldıklarını belirterek, tüm bu olumsuz şartlara rağmen oteli 2 senede tamamlamayı planladıklarını kaydetti.

Yatırıma Ordu Büyükşehir Belediyesi de ORBEL A.Ş. ile yüzde 30 ortak olarak destek veriyor.  Haber kaynağı Gözde Özgür/Sefa Eyi (Ordu Hayat)



Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu Ordu’nun önemli sanayicilerinden Kadir Engin oldu. Kendi deyimiyle yaşamının üçüncü çeyreğini süren, dostluğu, doğayı ve avcılığı çok seven 75 yaşındaki Engin ile 42 yıllık ticari deneyimini dikkate alarak kent ekonomisinden ülke gündemine pek çok şeyi konuştuk.

İş dünyasında ve yakın çevrenizde bilgi birikiminiz, renkli kişiliğiniz ve açık sözlülüğünüz ile tanınıyorsunuz. Kendinizi anlatır mısınız?

1943 yılında Ordu'da dünyaya geldim. Babam Salim Ağa, annem Beyhan hanımdır. Beş kardeşin en küçüğüyüm. İlk, orta ve lise tahsilimi Ordu'da bitirdim.1964 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimini tamamlamadan askere gittim. Hukuk Fakültesi yıllarımda Uğur Mumcu’nun okul arkadaşı olmaktan büyük gurur duydum. Askerlik görevimi Yedek Subay Öğretmen olarak Denizli'de yaptıktan sonra bir dönem tarımla uğraştım. 1968'de tuz toptancılığıyla ticarete girdim. Borsa meydanında tuz toptancısı Fazlı Aydoğdu ile birlikte kilosu 15 kuruşa çakıl tuz sattık. O dönemde çakıl tuzunu gemilerle İzmir Çamaltı tuzlasından gemilerle getirdik. Cengiz Kaptanoğlu’nun gemileriyle. 1970’li yıllarda Orhan Turnalı’nın kurduğu Bizim Gaz bayiliğini aldım. O yıl Aliye Gürsoy ile evlendim. 1978’lerde de Koç Grubu ile beyaz eşya üzerine günümüz deyimiyle çözüm ortaklığımız başladı.

O yıllar Türkiye’nin ve Ordu’nun beyaz eşya ile yeni yeni tanışmaya başladığı günler olsa gerek…

Tam da dediğiniz gibi. Hatta bayilik görüşmelerimiz de çok ilginç geçmişti o yıllarda. Bir akşam tam ofisi kapatmak üzereyken önce Arçelik yetkilisi Sebahattin bey içeriye girdi. “Size bayilik vereceğiz hayırlı olsun” dedi. Çayları söyledik konuşuyoruz. O esnada AEG grubunun elemanı içeriye girdi. Aynı cümlelerle “size bayilik vereceğiz hayırlı olsun” demeye kalmadı. Gülmeye başladım. İlk teklif az önce Arçelik’ten geldi onu kabul ettik dedim. Böylece Koç Grubu ile çalışmaya başladık.

Türk iş dünyasının duayen ismi Vehbi Koç ile tanışıklığınız da o yıllara mı rastlıyor?

Dolaylı tanışıklığımız evet o yıllarda oldu. Daha sonra Vehbi bey 1985 yılında Orduya geldi. Çok değerli bir insandı. Birçok yerde bayi toplantılarında beraber olduk.

Sizce o zamandan bugünlere geldiğimizde iş dünyasında kişilik performans ve başarı öyküsü olarak ne tür farklılıklar oluştu?

1950’lerden bugüne kadar üç ciltlik fotoğraf albümü var. Geçenlerde o albümü karıştırıyordum. Resimlerde insanların son derece şık olduğunu gördüm. Giyim kuşam konusunda küçük Hasan olarak bilinen Hasan Çebi, Hüseyin Köksal ve Kahraman Sağra gibi işadamlarını hep İngiliz kumaşından dikilmiş kıyafetleri ile kravatlı ve fötr şapkalı gördüm. O dönemim şıklığını bugün görmek mümkün değil.

Sanayiciliğiniz hangi yıllarda başlıyor?

Sanayicilik denir mi bilmiyorum ama dönemin başbakanı Bülent Ecevit döneminde 1978 yılında ülkede gaz darlığı olunca bugünlerdeki gibi bir ambargo iklimi oluşmuştu. Şimdiki gibi döviz de yok ama sıkıntı çok büyük. Gaz bulamayınca, nasıl bulunur? diye fikir ürettik. Bayisi olduğumuz Bizim Gaz A.Ş’nin patronu Hayrettin beye teklif götürdük. Bir aile şirketi olarak doğduğum köye Turnasuyu’na Turnagaz’ı kurduk. Sonra giderek büyüdük. O zaman piyasada bir ciddiyet vardı. 1990’ların başında Samsun tesisini kurduk. Batıda ise Tüpraş’a boru hattı ile bağlı rafine sahasında üçüncü tesisimizi kurduk. Tüm Karadeniz’e, İç Anadolu’nun bir kısmına ve Kars’a kadar olan bir alana yayıldık. Zamanla bu büyüme GESAN A.Ş’ye dönüştü. Bazen ilk 500’ün ilk 100 kuruluşu içinde bazen ikinci 500 kuruluş içinde yer aldık.

Turnagaz hakkında neler söylersiniz?

Turnagaz’da, teknolojiye ve insana yaptığı yatırımlarla sürekli kendini yenileyerek toplam kaliteyi ve müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkartmayı hedefledik. Doğa dostu bir kuruluş olarak evlere, sanayi kuruluşlarına ve LPG kullanan benzinli araçlara çevreci yakıt temin ederek çevrenin kirlenmesini önlemeyi amaçladık. Halkımızın can ve mal güvenliğine verdiği önemden dolayı ülkemizde ilk sigortalı tüp uygulamasını başlatan Turnagaz olmuştur. Karadeniz bölgesindeki ilk LPG otogaz istasyonunu açan Turnagaz, kendi teknik ekibini kurmuş ve son teknoloji ürünlerini kullanarak otogaz ağını genişletmiştir. Gelişmeleri yakından takip ederek sürekli ilerleyen, ilkeli çalışması sayesinde de güvenilirliğini ortaya koyan Turnagaz sektörde tercih edilen bir iş ortağı olmuş Türkiye’nin en büyük akaryakıt şirketi olan Petrol Ofisi ile 2001 yılında otogaz ikmal anlaşması imzalamıştır. Turnagaz bu anlaşma ile büyüklüğünü ve güvenilirliğini bir kez daha kanıtlamıştır.

Çok ortaklı bir yapıda böylesi başarılar elde edilebiliyor demek ki…

Haklısınız, biz Ordu’da olmayanı başardık aslında. ORDUSİAD Başkanı olarak da bundan muzdaripim. Karadenizli kendi bireysel egosunu öne çıkarmayı marifet sayıyor. Ortaklık duyguları körelmiş pek çok girişimcinin. Oysa beraber çalışıp beraber bölüşmeyi öğrenmeliyiz.

Biraz da ulusal ölçekte sektör sorunlarına değinelim istiyorum. Bu konuda neler söylersiniz?

Aslında her sektör kan ağlıyor. Türkiye’de enerji kapsamı itibari ile oldukça geniş bir sektör. Kömürden gaza kadar çok farklı segment var. Bunun içinde otogazın payı da 4 milyon ton. Sektöre oyuncu olarak giren Doğu ve Güneydoğulu işadamları sayesinde kar marjları düştü. Devletin teknik ve mali denetimleri bu anlamda yetersiz kaldı. Sektör bir anlamda yaşam mücadelesi veriyor. Sermaye ve emek kaybına neden oluyor. Denetim mekanizmalarında bir çok uzman çalışıyor ama yine de petrolde ve LPG’de ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.

Ülkenin içinde bulunduğu yeni döneme ilişkin görüşleriniz nedir?

Devlet şirket gibi yönetilir mi. Ben hukukçu biriyim. Türkiye’deki az gelişmişliğin verdiği “büyüklerimiz iyisini bilir” tablosu içinde tek adamlığa doğru bir geçiş var. Yasama, yürütme ve yargı erkleri ne oldu. Yasama erki Meclise aitti artık yok. Kanunun bir metni ve ruhu vardır şimdi o da yok. ABD başkanı bugün 30 milyon ödenek için yerlerde sürünüyorken parlamenter sistemden vazgeçilemez diyorum.

Ordu’nun yerel yönetim, sosyolojik yapı ve imar anlamında gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ordu, çağın çok ilerisinde bir şehir görünümünde artık. Ama aynı gelişimi üretim ve istihdam konusunda başaramadık. Milli geliri sadece hizmet sektörüyle artırıyoruz. Bir Sağra veya Çamsan kurulamadı burada. Fındık bir şey bırakmıyor. Fındığa bağlı büyüme ile buraya kadar oluyor demek ki. Ordu’da merkezde ve Fatsa ilçesinde olmak üzere iki Organize Sanayi Bölgesi var. Bu içimizde bir yaradır. 70-80 milyon TL. kamulaştırma bedeli var ama bir türlü yapılamıyor. Bize yatırım için alan lazım. Ordu’da 102 milyon harcanıp stadyum yapılıyor. Bunu yap da 15 bin kişiye sanayide istihdam sağlayalım. 250 stat yapacağına 100 tane yap 150 de sanayi bölgesi yap. Biz mi hesap bilmiyoruz acaba. Üretim artacaksa yeni üretim ve katma değerli üretim yapmak lazım. Türkiye’de 4 tesis yaptım. Samsun’da, İzmit’te yaptım başım ağrımadı Ordu’da ağrıdı. Neden acaba? Çünkü, para yok artık deniz bitti. Tüm yatırımlar durdu Ordu’da. Ne Türkiye ne de Ordu yol ve betonla kalkınamaz.

Ordu’da bir çıkış olarak görünen turizm gerçeklerle örtüşüyor mu?

Karadeniz’de turizm patlaması beklemek safdillik olur. Ordu’nun 7-8 yıldan beri otel yatırımları konusunda aşama kaydetmesinden mutluyuz. O da hizmet sektörü ama dinamik bir sektör ve istihdam için çok önemli. İl geneli küçülüyor ama şehir merkezi büyüyor. Turizm gelişimi bizim modern yapımızın devamıdır. Bu yapımın devamında yeni projelerle fayda görüyoruz.

Bunca işinizin arasında bir de ORDUSİAD başkanlığınız var. Oradaki çalışmalar nasıl gidiyor?

ORDUSİAD’da iki dönem başkanlık yaptım, Toplam süre 11 yıl. 40 kişiye yakın kadroyu 100 kişiye çıkarmak hedefiyle yola çıktık. Kendi üye aidatıyla ayakta kalan bir dernek olmayı istedik. Toplu yemeklerle şehrin önde gelenleri ile istişare, danışma ve tanışıklık ortamı oluşturuyoruz. Bunun sonucu olarak Çambaşı A.Ş’yi kurduk. Kayak merkezinin yanı başında bir tesis amaçlıyoruz. O da pek kolay olmadı ancak bürokratik engelleri zor da olsa aştık ve bir hayli mesafe kat ettik.

Çevrenizdekiler sizi en çok hangi yönünüzle anlatır?

Galiba en çok dostluğumdan, doğaya olan düşkünlüğümden ve avcılık merakımdan bahsederler. Avcılığımı gönüllü çevre dostluğu olarak tanımlıyorum. Fotoğraf çekmek, av anısı yazmak ve kivi yetiştiriciliği hobilerim arasında önemli yer tutar. Bu anlayış içindedir ki Ordu Avcılar Derneği Başkanlığı’nı uzun yıllar sürdürmekteyim.

Çok teşekkür ediyoruz, sayın Engin…

 

GESAN YATIRIM VE TİCARET A.Ş

Gesan Yatırım ve Ticaret A.Ş. 1981 yılında Ordu’da kuruldu. 1983 yılında Ordu LPG Dolum Tesisi ile faaliyetine başlayarak Turnagaz markası adı ile Karadeniz Bölgesi’ne hizmet sunmaya başladı. 1991 yılında Samsun LPG Dolum Tesisi’nin devreye girmesiyle Karadeniz Bölgesi’ndeki gücünü ve hizmet alanını arttırdı. 1999 yılında da Kocaeli LPG Depolama ve Dolum Tesisi’nin depolama kısmını hizmete sokarak faaliyetinin üstünde kapasitesi ile birçok LPG dağıtım şirketine stoklama hizmeti sunmaya başladı. 2002 yılında ise Kocaeli tesisinde tüplü LPG satışına başlandı. Uyguladığı gelişme planı sonucunda Turnagaz, Kocaeli LPG Depolama ve Dolum Tesisi’ni açmakla sektörde ulusal şirketler grubunda yer almaya hak kazandı.

 Haber kaynağı: Karadeniz Ekonomi Gazetesi